Aralık güzel bir haberle geldi. İşlerini büyük bir heyecanla takip ettiğim isimlerden biri -hatta birincisi- olan sanatçı Zeyno Pekünlü katıldığı çok sayıda karma sergiden sonra nihayet ilk kişisel sergisi ile izleyici karşısına çıkıyor: “Beni Osman Öldürdü”. 11 Aralık – 19 Ocak tarihlerinde ziyarete açık olan serginin ev sahibi ise Sanatorium.
Pekünlü’nün ilk kişisel sergisi basın bülteninde şöyle anlatılıyor:
“İsmini Osman F. Seden’in 1963 tarihli filminden alan sergi, gündelik hayatımızın içinde karşılaşmaya, görmeye, duymaya alışkın olduğumuz imaj, sembol, ses ve metinleri yeniden düzenlenerek sunan, çoğunluğu video işlerden oluşuyor. Çalışmalar İstiklal Marşı’ndan Yeşilçam melodramlarına, Nutuk’tan kadına yönelik şiddet haberlerine uzanarak farklı tahakküm biçimlerinin kamusal ve özel tezahürlerini kat ediyor, iktidar teknolojilerini sorunsallaştırıyor. İşler, sıradan metin ve görüntülerin biçimsel bozumu, bağlamsal kopuşu ya da kategorizasyonu yoluyla, malzemelerin toplumsal işlevlerini ters yüz ediyor. Bu yöntemin önerdiği yeni bakış, ani bir aydınlanma yaratmaktansa izleyiciyi geçici bir kafa karışıklığıyla, yön şaşmasıyla ve özdeşleşememe haliyle baş başa bırakıyor. Bu sayede birbirinden bağımsız görünen milliyetçilik, militarizm ve patriyarka gibi tahakküm mekanizmalarının işleyişlerini birbirine bağlayarak eleştirel bir alan açmayı hedefliyor.
Orta sınıf bir çiftin Pazar günü sohbetinde dile gelen eril şiddet, kentsel yıkımın üzerinde dalgalanan absürt İstiklal Marşı, dilden kopartılarak tacizkar bir bedene dönüşen Yeşilçam erkekliği, gündeliği politik bir alan olarak inşa ederken, kurucu tarihi ve toplumsal mitleri itibarsızlaştırarak alaşağı ediyor. İşlerin toplumsal cinsiyet rolü olarak erkekliğin ve kadınlığın inşasından, vatandaşlığın ve milletin kurucu mitlerine gezinen bakışı özellikle patriyarkanın mahremden toplumun geneline uzanan kollarını deşifre etme noktasında buluşuyor. Birbirleriyle konuşan bu işlerin arasında toplumsal muhalefetin ortaklaşan önerilerini de buluyoruz: verili olanı boz, tersine çevir, yeniden düşün.”
Açıkçası heyecan verici. Pekünlü’nün İstiklal Marşı’yla hazırladığı “Çiftdüşün” isimli işini gördüyseniz Nutuk’la neler yapmış olabileceğini tahmin de edebilirsiniz. Görmemiş olanları şuraya alalım: http://zeynopekunlu.blogspot.com.es/search/label/doublethink-2
Siz siz olun beni dinleyin. Zeyno Pekünlü’nün bu ilk kişisel sergisini ıskalamayın ve sanatçıyı takip edin.

Zeyno Pekünlü kimdir?
1980 yılında İzmir’de doğdu. Mimar Sinan Üniversitesi Resim Bölümü’den mezun olduktan sonra aynı üniversitede master ve sanatta yeterlik programlarını bitirdi. Barselona Üniversitesi’nde “Sanatsal Üretim ve Araştırma” programında ikinci yüksek lisansını tamamladı. 2011 yılından beri İstanbul Kültür Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışmakta. Önemli sergileri arasında Kim gitti/Geride ne kaldı?, Ankara Çağdaş Sanatlar Merkezi (2012) / Neighborhood X.O, Goethe Institute, Ankara (2012) / In Growing up Amid the Historical Mysteries of Proximity, Belgrade (2012) / Swab, Barcelona (2012) / Abuse, Sanatorium, İstanbul, (2012) / ReLocate, Rumeli Han, İstanbul (2012) / Ateşin Düştüğü Yer, Depo, İstanbul (2011), Demirbaş, Sanatorium, İstanbul (2011) sayılabilir. Ayrıca videoları çeşitli festivallerde izleyiciyle buluşmuştur.
Sanatçıyla yapılmış şu söyleşi de size fikir verebilir: “Ne Mutlu Katalanım Diyene!“.
Meraklısına not: Sevil Tunaboylu‘nun “Ufukta Kaybolana Kadar İzledim” adlı kişisel sergisi de “Beni Osman Öldürdü” ile eş zamanlı olarak yine Sanatorium’da ziyarete açık olacak.
Reblogged this on Onur Erem.